Karayiplerde öyle bir ada düşünün ki; adanın bir yakasından Hollanda peynirinizi alıp çok kısa bir mesafe gidip adanın diğer yakasından Fransız şarabınızı alıp Karayiplerde günbatımının keyfini çıkarasınız.

Evet burası 87km karelik yüzölçümüne iki ülkeyi sığdırmış olan Dost Ada St Maarten.
Fransa ve Hollanda tarafından paylaşılan bu ufak Karayip Adası çift kimlikli olması sebebiyle zengin bir kültürel çeşitlilik ve inanılmaz doğal güzellikler sunuyor.

Ben her ne kadar St Maarten demiş olsamda aslında iki bölgeye ayrılmış bu adanın Fransız tarafı Saint Martin, Hollanda tarafı ise Saint Maarten olarak biliniyor. Ama bizim dalış operasyonumuz Hollanda tarafında olduğu için adaya her gidişimde Saint Maarten tarafında daha çok vakit geçirme imkanı buldum.


Saint Maarten’in başkenti uzunca bir plajı ve plaj kenarındaki hareketli mekanları ile bilinen Philipsburg. Başkent dediğim zaman aklınızda canlanan manzarayı biliyorum. Ama öyle değil. Başkentin ana caddesi bir plaj. Hemen bir arkasında alışveriş yapabileceğiniz bir kaç ufak cadde ve yerel halkın yaşam alanı. Philipsburg canlı atmosferi, gümrüksüz alışveriş imkanı ve renkli gece hayatı ile dikkat çeker. Burada, uçakların Princess Juliana Uluslararası Havalimanı’na inerken düşük irtifadan geçişlerini izleyebileceğiniz ünlü Maho Plajı bulunur. Hollanda tarafı ayrıca kumarhane oyunları ve plaj partileri için bol miktarda turist çeker.


Fransız tarafına yani St Martin’e geldiğimiz zaman ise atmosfer biraz değişir. Adanın bu kısmı, rahat bir Avrupa havası yayar. Marigot’taki şirin Fransız kafeleri, gurme yemekleri ve butik alışveriş olanakları ile dikkat çeker. Fransız tarafı ayrıca Orient Bay ve Anse Marcel gibi adanın en temiz plajlarına ev sahipliği yapar, bu plajlar dinlenmek ve su sporları için ideal.


Adanın en ikonik görüntülerinden biri Maho Plajı. St. Martin’e gelen herkesin mutlaka Maho Plajı’nda yaşaması gereken bir deneyim vardır. Princess Juliana Uluslararası Havalimanı’nın pistinin kenarında yer alan bu plaj, alçaktan uçan uçakların inanılmaz gösterisi ile ünlüdür. Uçakların sadece birkaç metre yukarıdan geçişini izlemek, gerçekten unutulmaz bir deneyimdir.

Benim en çok keyif aldığım ada aktivitesi güzel bir kurs gününden sonra St Maarten tarafında , Philipsburg’da bir yere oturup gün batımının keyfini çıkartmak.
Eğer yürüyüş yapmayı seviyorsanız adanın yüksekleri çok güzel manzaralar sunuyor.

St. Martin’i ziyaret etmek için en iyi zaman, hava sıcak, güneşli ve kuru olduğunda Aralık ve Nisan ayları arasıdır. Bu aynı zamanda yüksek sezondur, bu nedenle daha fazla kalabalık ve fiyatlar yüksek olacaktır. Mayıs-Haziran ve Kasım ayları arasındaki sezon daha ılıman bir hava ve daha az turist ile bence ziyaret etmek için en doğru zaman.

Para Birimi: Fransız tarafında Euro, Hollanda tarafında ise Hollanda Antilleri Guldeni kullanılır, ancak her iki tarafta da ABD doları yaygın olarak kabul edilir.

Dil: Fransız tarafında Fransızca, Hollanda tarafında ise Hollandaca konuşulur, ancak adanın genelinde İngilizce yaygın olarak konuşulur.
Ulaşım: Adayı keşfetmenin en rahat yolu araba kiralamaktır, çünkü toplu taşıma sınırlıdır. Bence bir scooter işinizi fazlasıyla görecektir.

St. Maarten, her türden gezgin için bir şeyler sunan büyüleyici bir destinasyon. Fransız ve Hollanda kültürlerinin eşsiz karışımı, muhteşem doğal güzellikleri ve çeşitli aktiviteleri ile mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir Karayip incisi. İster güneşli bir plajda kokteyllerinizi yudumluyor olun, ister tarihi yerleri keşfedin, ister gurme mutfağının tadını çıkarıyor olun, St. Martin’deki zamanınız kesinlikle unutulmaz bir macera olacaktır. Bavulunuzu hazırlayın ve “Dost Ada”nın büyüsünü keşfetmeye hazır olun.