Dalış eğitmenliği kariyerimde farklı bir yol çizmeye kadar verdiğimde bu kararımın beni dünyanın bu kadar uç noktalarına getireceğinden habersizdim. Sosyal medyada görüp gerçek değildir dediğim yerlerin gerçek olduğuna şahit oldum. Dünya’da öyle yerler var ki sanki fantastik bir filmden fırlamış gibi. İşte bugün tam da öyle bir yerdeyim.
İzlanda’da Diamond Beach ve Jökulsárlón Buzul Lagünü !!


Sahile yürüğümde bütün heybetiyle Atlantik okyanusunu ardına almış rüzgar ve simsiyah volkanik kumun üzerinde dağılmış buz parçaları. Sırtınızı okyanusa verdiğinizde mavi ve beyazlardan oluşan bir buzul gölü sanki bir tablo gibi duruyor karşınızda. Şimdi bu güzel coğrafyada bir yolculuğa çıkalım.

Diamond Beach & Jökulsárlón Buzul Lagünü İzlanda’nın Güneydoğusunda, başkent Reykjavik’ten yaklaşık beş saat ( 370 Km ) uzakta yer almakta. Eğer direk olarak Reykjavik’ten geliyorsanız ara bir durak yapıp bir gece konaklamızda fayda var.

Buzulun Ateşle Buluştuğu Yer – Diamond Beach
Diamond Beach, İzlandaca adıyla Breiðamerkursandur. Bu ismi kadife üzerine serilmiş elmaslar gibi simsiyah kumun üzerine serilmiş ışıltılı buzul parçalarından alıyor. Tabi hemen aklınıza bu buzul parçalarının nereden geldiği düşecek. Bu buzullar burada rastgele bulunmuyorlar. Avrupanın en büyük buzulu Vatnajökull’un parçası olan Breiðamerkurjökull buzulundan kopan parçalar bunlar. Buzuldan kopan parçalar lagün içerisinden geçerek okyanusa ulaşır ve gel git etkisiyle kıyıya vurur.

Buraya her ziyaretinizde farklı bir plaj göreceksiniz. Bazen bütün sahil pürüzsüz buz kristalleri ile kaplıyken bazen kocaman donmuş heykeller gibi duran buzullarla kaplıdır.
Eğer doğru ışık açısını yakalarsanız buzul parçalarının gerçekten elmas gibi parladığını görebilirsiniz. Gün doğumu ve günbatımı saatleri ışık açısından en güzel zamanlar.

Jökulsárlón Buzul Lagünü
Sırtınızı okyanusa verip lagüne doğru ilerlediğinizde sizi bambaşka bir manzara karşılayacak. Jökulsárlón !! İzlanda’nın en derin göllerinden biri olan Jökulsárlón tam bir doğa harikası. Derinliği 248metre olan Jökulsárlón, Breiðamerkurjökull buzulunun eriyen sularından oluşmuş ve buzulun kenarından kopan devasa buz parçalarıyla beslenmekte.

Su, buz beyazı ve kristal berraklığında lekelerle karışık derin, gerçeküstü bir mavi renge sahip. Bazı buzdağları İzlanda’nın ateş ile olan geçmişini hatırlatırcasına volkanik küllerle desenlenmiş.

Biraz dikkatli bakarsanız sık sık buzların arasında yüzen ya da tembel krallar gibi buzdağlarının tepesinde uzanan fokları görebilirsiniz.
Kuş gözlemcileri içinde önemli bir nokta burası. Bölge kutup sumrularına, skualara ve diğer deniz kuşlarına ev sahipliği yapıyor.


Eğer bu bölgeye yaz aylarında gelirseniz uzun gündüzler ve daha ılık bir hava seyahatinizi kolaylaştırabilir. Ama kış mevsiminin güzelliği başka. Daha sakin, daha yaban ve kuzey ışıkları görme potansiyeli daha yüksek.

Benim için bu buzdan devlerin ve volkanik kumların arasında durmak doğanın ham gücünü ve sanatını hatırlattı. Alçakgönüllü ve uhrevi bir yer burası. Zamanın donmuş gibi hissedildiği toprağın buzla, ateşin okyanusla buluştuğu bir yer.


İzlanda’ya bir seyahat planlıyorsanız, sadece geçip gitmeyin. Kalın, nefes alın ve buzulun sessizliğinin içinize işlemesine izin verin.

Kalın Sağlıcakla